Balkanlılığımın Tarihçesi
Kökenimin ve Balkanlıların geçmişten günümüze tarihçesini merak edenler için...
Çok Yakında...
1957 yılında Makedonya'dan göç eden ailemin dilinden cümleleri yakında sizlere sunacağım.






Koferlerine sığdırabildikleri kadardı hayalleri, umutları ve hatıraları... Doğdukları evlerini, ilk aşklarını, komşularını, dostlarını, gençliğini, mezarlarını geride bırakmışlardı göçmenler...
Yanlarına alabildikleri kadardı hatıraları, bir kaç resim ve taş plaktı özlemi hafifletebilecek olanlar…
Balkanlardan Anavatan’a göçü yaşamış bir ailenin ferdi olarak, büyüdüğüm sosyal çevrede repertuarımı oluşturmak hiç zor olmadı! Çünkü babama sımsıkı sarılıp uyumaya çalıştığım gecelerde onun kulağıma fısıldadığı şarkıları, dedemin memleket hasretiyle dolu anıları, amcamın düğünlerimizde oynadığı oroları, Bulgaristan göçmeni bakkalımızın dükkanında çalan eski radyo kayıtları, komşumuz Boşnak amcanın mırıldanırken gözünden yaşlar akıtan Sevdalinkaları, yaşlı Arnavut teyzenin genç yaşta yitirdiği kardeşine yaktığı ağıtları, maalesef bir sandığa sığmayacak kadar büyük ve bir o kadar da ahenkliydi. İşte tüm bunlar, müziğimin altyapısını oluşturmama kaynak oldu.
Makedonya'dan Bosna'ya Kosova'dan Arnavutluk'a ve oradan Bulgaristan'a hatta Yunanistan'a, Balkanların her yerinden göç almış ve bütün Balkan göçmenlerinin uyum ve barış içinde yaşadığı bir mahalle düşünün. İşte Benim Dünyam! Balkantoloji içerisinde repertuarım, bu mahallede yaşanmış acı ve tatlı mirasın günümüze yansımasıdır.
“Balkantoloji“, insanların akıllarından hiç çıkarmadıkları ve torunlarına aktardıkları halk şarkıları ile yetişen bir nesil olan bizlerin eseri olmakla birlikte, sahip olduğumuz kültürel harmanlamayı sizlere keyifle hissettirebilme arzusu ile hazırlandı.
Tüm göçmen kuşların anısına, gurur, muhabbet ve saygıyla…
Gamze MATRACI
Babamın benim yeteneklerimi keşfetmesini küçük bir anı ile paylaşmak istiyorum. 5-6 yaşları arasındaydım. Babam ve arkadaşları bir gün prova yapıyorlardı. Her zaman ki gibi bende yanlarında onları merakla izliyordum. Sonra üzerinde çalıştıkları şarkının küçük bir noktasında takılmışlardı ve yapamıyorlardı. Bir kaç dakika uğraşmalarına rağmen doğru notayı bulamıyorlardı. Ben dayanamadım ve araya girerek ” Yapamıyorsunuz ki, öyle değil, böyle olacak” diyerek ağzımla melodiyi mırıldandım. Babam ve arkadaşları birbirine bakarak gülmeye başladılar. Sonra babam arkadaşlarına dönerek ” Evet arkadaşlar parça Gamze’nin dediği gibi olacak” dedi.
Sonra eve geldiğimizde babam elime bir darbuka verdi. Önce kendi çaldı.
Sonra bana dönerek ” Aynısını çal bakalım” dedi. Çaldım. Gülmeye başladı. Başka bir ritim. Ben yine çaldım. Aynı şarkıları başka tonlarda söyletti. Hepsini tek tek söyledim. O gün hep benimle uğraşmıştı.
Benim için bir oyun gibi gözükse de onun için çok keyif ve gurur verici bir gün olduğunu düşünüyorum. Babamın o gün benim müzikal kulağımı ölçtüğünü bilinçlendikçe çok daha iyi anlamaya başladım. Gözlerindeki pırıltı ve sevinç hala o gün ki gibi aklımdadır.
Bence her müzisyenin kendi müziğini bir albüme dönüştürme hayali vardır. Benim öyleydi en azından. Sadece kendimle ilgili doğru zamanı bekledim. Uzun bir araştırma sürecim oldu, çok geniş bir repertuarın içinden; popülerite kaygısı gütmeyerek, balkanlar için önemli yere sahip, hikayeleri olan,
Türkiye’deki bilinirliği az olan eserler olsun istedim ki, bu örnekleri de dinlesin dinleyici ve kendi sevdiklerim de epey ağır bastı. 2013 yılında Makedonya’ya gittik. Nikola Micevski ile tanıştık ve aranjelerini çok beğendik ve Balkantoloji’nin ilk adımına başladık. 2014 başında Makedonyada kayıtlarımızı bitirince Kalan Müzik’in yolunu tuttuk.
Sevgili Hasan Saltık projemizi çok beğendi. Sonrasında Kalan stüdyolarında 7 şarkı daha kaydettik. 16 şarkıda kalabalık bir ekiple çalıştık çok emek verdi tüm arkadaşlarım. 2016 Mayıs gibi de stüdyo aşamamız bitti. Yani 3 yıllık bir süreç sonunda Balkantoloji dinleyicimizle buluştu.
Benim için kıymeti çok büyük, patronum, ağabeyim Hasan Saltık ; melekler yoldaşın olsun, seninle bu yola çıktığım için çok şanslıyım....